Menu

Cart

SAİ UVACHA'DAN YAPILMIŞ
SORU CEVAP ALINTILARI

 

S Soru: Kadınlar ve erkekler neden dua sırasında birbirinden ayrı olmalılar?

 

Swami: Duaların amacı nedir? Dualar, zihninizi Tanrı üzerine odaklamaya yardımcı olmak içindir. Kişi başka bir şey üzerine odaklanmamalıdır. Zihin oraya buraya gitmeye başlarsa eğer, Tanrı ile olan bağlantı zayıflar, Tanrı ile olan bağlantı zayıfladığında da Tanrı’yı deneyimleyemezsiniz.

Yolunuza zihninizin dikkatini dağıtmak için çıkan her şey görmezden gelinmelidir. Bu sadece kadınlar ve erkeklerin disiplinli bir şekilde veya ayrı ayrı oturması ile alakalı değildir, aynı zamanda dualar için gelmeden evvel çok yemek yememelisiniz.

Dualar için gelmeden evvel oruç tutun. Neden? Çok yemek yerseniz, mideniz dualarla aranıza girer; hazımsızlık veya benzeri sorunlarla mideniz hassaslaşabilir. Çok fazla yemek yemek, sattvic değildir.

Oruç, duanın parçasıdır. Eski zamanlarda insanlar sabah ilk iş dua ederlerdi, oruç tutarlardı ve sonra mabede giderlerdi. Günümüzde bile insanlar mabede giderken oruç tutuyorlar. Neden?

Çünkü çok yemek yerseniz eğer, yediğiniz yemek dua ile aranıza girer.

Başka ne yaparsınız? Dua etmeden evvel, duş almak ve temiz kıyafetler giymek gibi belirli ritüeller uyguluyorsunuz. Aynı zamanda, karanlığı ortadan kaldırmak istediğiniz için tütsüler ve kandiller yakıyorsunuz.

Bunların hepsi belirli ritüellerin, belirli kuralların parçasıdırlar. Eskiler bu ritüellerin Tanrı’ya odaklanmada yardımcı olacaklarını biliyorlardı.

 

Mauritius, 12 Aralık 2018

SAİ UVACHA'DAN YAPILMIŞ
SORU CEVAP ALINTILARI

 

S Soru: Sevgiyi öğrettiğimizde, onlara öğretmeye çalıştığımız şeyden son derece korkarak, ‘Hindu spiritüelliğini, mantralar’ı ve bunun gibi şeyleri öğreniyorsun,’ diye düşünüyorlar. Bu şekildeki bir düşünce şekline cevap vermek çok zor.

 

Swami: Siz o felsefeyi uygulandığı şekliyle öğretin. İlgilenenler mantralar’ı da öğrenebilir, onları terennüm de edebilir. En iyisi budur. Dinin özündeki düşünce nedir? Swami’nin felsefesinin özü, dinin orijini ile aynıdır ve sanathana dharma olarak adlandırılır. Nedir sanathana? sanathana, ‘her daim orada olan’ anlamına gelir. Nedir dharma? dharma, ‘yol’dur. İşte bu nedenle, sanathana dharma ‘her zaman orada mevcut olmuş olan yol’dur. Bakın; ritüellerin, vedalar’ın, mantralar’ın hepsi de öğretildikleri şekillere bağlı olarak, okul saatleri, üniformalar, dersler ve diller gibidir. Bunların hepsi dışsaldır. Herkesin ve her şeyin ilahi olduğuna dair bilgi ve anlayış, dinin orijinidir. Ne var ki, bunu öğrenmek için kişinin okula gitmesi, üniforma giymesi ve dersleri öğrenmesi gerekir. Diğer şeyler sadece bu bilgiyi anlaması için kişiye yardımcı olurlar.

Çeşitli okulların çeşitli üniformaları vardır, farklı okul saatleri ve farklı dilleri vardır. Dinler, diller gibidirler; aynı mesajı anlamanın farklı yollarıdır onlar. Farklı peygamberleri, mesihleri ve gurular’ı olsa da hepsinin prensibi aynıdır. Her din bu bilgiyi yaymıştır. Bir ölçüye kadar bazı farklılıklar vardır, ama içsel olarak dinlerin hepsi Tanrı’yı sevmeniz gerektiğini, çünkü Tanrı’nın herkeste ve her şeyde olduğunu öğretirler. Tanrı herkesi eşit yaratmıştır. Aşağıda veya yukarıda olan hiç kimse yoktur. Bu felsefe aynıdır. Bırakın önce bu felsefeyi öğrensinler. Aynı konuya yaklaşmanın yüzlerce yolu vardır. Kimisi bu konuya Kuran yoluyla yaklaşabilir, kimisi Gita yoluyla yaklaşabilir, kimisi İncil yoluyla yaklaşabilir, kimisi de farklı dini kitaplar aracılığı ile yaklaşabilir. Bunların her biri de farklı yollardır. Siz temel bilgiyi, felsefesini öğretin. Nedir bu felsefe? Herkes ve her şey Bir'dir. Yaratılıştaki her şey eşittir. Herkes sevilmeli ve hizmet edilmelidir. Yaşamda huzuru bulmanın yolu budur, mutluluğu bulmanın yolu budur. Yapmaya çalıştığımız şey budur. Bu yardımcı olmalı. Ancak, bunu yaparken aşırıya kaçmamalısınız. “Önce şunu yap, sonra da bunu yap, aksi takdirde buraya gelme” gibilerinden şartlar koşmamalısınız. Ne olur o zaman peki? Pek çok genç bunun çok fazla felsefe olduğunu düşünüyor. Ne var ki, kendi başlarına sevgi ve merhamet hislerini geliştiriyorlar ve sonrasında bunun bir parçası olmak istiyorlar. Olması gereken şekil budur. Yavaş bir şekilde yapmalısınız. Gençler soru sormalı ve sizler de soruları cevaplamalısınız. Soruların cevaplarını vermezseniz, bu çalışma hakkında komplekse kapılabilirler. Sorular bazen kolay, bazen zor, bazen de utanç verici olabilir. Bu soruları, bırakın Ben cevaplayayım!

 

İlahi Ziyaret, Malezya, 11 Mart 2019

SAİ UVACHA'DAN YAPILMIŞ
SORU CEVAP ALINTILARI

 

S Soru: Swami, hizmet etmenin en iyi yolu nedir?

 

Swami: Her halükârda, her kime ve her ne şekilde hizmet ettiğinin önemi yoktur.

Kadim subhashitam şöyle der:

paropakarartham vahanti nadyah

paropakarartham duhanti gavah

paropakarartham phalanti vrikshah

paropakarartham idam shareeram (

(Nehirler başkalarına yardım etmek için akarlar;

İnekler başkalarına yardım etmek için süt verirler;

Ağaçlar başkalarına yardım etmek için meyve verirler;

İnsan bedeninin amacı başkalarına yardım etmektir.)

Beden hizmet etmek için vardır. ‘paropakara’ kelimesini bölecek olursak, üç bölümden oluşur: ‘para’, ‘upa’ ve ‘kara’. ‘para’, ‘Tanrı, İlahi Olan, Ötesinde Olan’ anlamına gelir. ‘upa’ ise ‘yakın’ anlamına gelir. ‘Kara’ da ‘bir şeyin olmasını sağlayan’dır. İşte bu nedenle, sizin Tanrı’ya yakın olmanızı sağlayan şey, paropakara’dır.

Nerededir Tanrı? İçinizdedir O; sizin doğanız aracılığıyla yaşar. Daha ilahi olmanızı sağlayan, diğerleriyle birlik içinde olmanızı hissettiren ‘paropakaratham’dır. Hizmet ettiğinizde, başkalarına yardım ettiğinizde, kendi hakiki doğanıza daha çok yaklaşırsınız. Daha ilahi bir hale gelirsiniz. Daha nazik, daha merhametli, huzurlu, sürur dolu olursunuz. Tüm dar görüşlülükler ortadan kalkar ve açık fikirlilik içeri dolar. ‘paropakaratham’ fikri budur işte.

En iyi sadhana budur. Kutsal bir yere hacca gitmeyebilirsiniz. Her gün japa veya meditasyon yapamayabilirsiniz ya da ilahiliğin farkındalığına ermek için zorlu ritüelleri yapmıyor olabilirsiniz. Bu Kali Yuga devrinde en önemli şey namasmarana ve seva’dır. namasmarana, Tanrı’yı hatırlamaktır; seva ise Tanrı’ya hizmet etmektir.  

Nerededir Tanrı? Tanrı’ya hizmet etmek için Vaikuntha’ya (Rab Vishnu’nun ikametine) gidemezsiniz. Kailasa’ya (Rab Shiva’nın ikametine) gidemezsiniz. Gelin görün ki, Tanrı hizmet ettiğiniz herkeste ve her şeyde mevcuttur. Hizmet ettiğinizde Tanrı’ya ulaşacaksınız. İşin sırrı budur! Spiritüellikte bundan daha yüce bir sır yoktur.

Spiritüelliğin en basit ve pratik yolu, herkesi ve her şeyi ayrımcılık yapmadan ve fark gözetmeden sevmek ve hizmet etmektir. Herkese ve her şeye eşit davranın ve herkesi ve her şeyi eşit derecede sevin – spiritüellik budur. japamalalar kullanmanın ve çeşitli şekillerde sadhana yapmanın hepsi de zihninizi bu düşüncede odaklamak için kullanılan yöntemlerdir. Onlar hedefin kendisi değildirler – onlar hedefe ulaşmanın yollarıdır sadece. Hedefin kendisi, kendini herkesle ve her şeyle Bir hissetmektir, herkesi ve her şeyi sevmektir, herkese ve her şeye hizmet etmektir, herkesin ve her şeyin sizin parçanız olduğunu açık fikirli bir zihinle düşünmektir.

Spiritüellik budur işte – ermeye çalıştığınız şey yalnızca budur.

 

Umashankar ve Srividya İkametgâhında Satsang, 15 Mart 2019, Singapur

SAİ UVACHA'DAN YAPILMIŞ
SORU CEVAP ALINTILARI

 

S  Soru: Tanrı’ya nasıl yakın kalabiliriz?

 

SwamiAnnesiz çocuk olabilir mi? Benzer şekilde, çocuksuz anne olabilir mi? Birbirinden ayrılmaz bir ilişkidir bu. Tanrı ve salikleri arasındaki ilişki için de benzer bir şey söylenebilir. Saliklerin kalbinin saf olduğu yerde Tanrı’nın da kesinlikle var olacağından emin olabilirsiniz. Bir çocuk annesini görmek için ağladığında, annesi her nerede olursa olsun çocuğun yanına koşarak gelir. Aynı şekilde, salikler saf bir kalple dua ettiklerinde Tanrı’nın onların yanı başında olmaktan başka bir seçeneği olmaz. Tanrı ile salikleri arasındaki ayrılmaz bağdır bu.

Bir annenin var olan çocukları arasından hangisi ona canından da yakındır? Anneye canından da yakın olan çocuk, onun dediğini yapıp onu dinleyen ve ona sorun çıkarmayan çocuktur. Benzer bir şekilde, Rabbe canından da yakın olan salik, anapeksha olan, bir başka deyişle en az arzusu olandır. Arzusuz olmak iyi bir salikin en yüce niteliğidir. Böyle bir salik, Tanrı ona her ne verirse onunla mutlu olur, Tanrı’nın iradesini gerçekleştirmesi için sabırla bekler ve Tanrı’ya engel olmaz. Böyle bir salikin ne kendine ait bir zihni ne arzusu ne de herhangi bir istemi yoktur. Böyle bir salik için her şey Tanrı’nın arzusu ve isteğidir.

Bu salik, tıpkı annesinin yaptığı her şeyden ve verdiği her şeyden mutlu olan, annesini her daim dinlemeye ve rehberliğini almaya hazır olan iyi bir çocuk gibidir. Ne var ki, tıpkı bir çocuğun büyüyüp de okula gitmeye başlaması, dışarda başka insanlarla buluşup yeni ilişkiler edinmesi, yeni arzular ve niyetler geliştirip annesinin sözünü dinlememesi gibi, salikler de dünyevi insanlarla arkadaşlık etmeye başladıklarında Tanrı’yı unutup arzuların peşinden koşmaya başlarlar. Bu nedenle, iyi arkadaşlıklara devam etmek ve arzudan yoksun saliklerle olmak, Tanrı’ya karşı saf Tanrı bağlılığını korumak için son derece önemlidir.

Budizm’de “sangham sharanam gacchhami” diye bir dua vardır ve “İyilerle, iyi insanlarla ilişki içerisinde ol” anlamına gelir. sangham’da olmadan, satsang’da olmadan Buddha’yı tanımak veya onunla olmak – her daim Tanrı’yla olmak ve onu bilmek – mümkün değildir. İyi insanlarla arkadaşlık ettiğinizde iyi şeyler yapmaya meyilli olursunuz. “dharmam sharanam gacchhami” – iyi şeyler yap, her daim doğru yolda ol. Ancak iyi insanlarla birlikte olduğunuzda iyiliğin izinden gidersiniz. Tanrı’yla o zaman beraber olabilirsiniz işte. buddham sharanam gacchhami – İlahilik ile beraber olabilirsiniz.

 

Laos, Home Sai, 19 Mart 2019

 

 

 

SAİ UVACHA'DAN YAPILMIŞ
SORU CEVAP ALINTILARI

 

S  Soru: Swami, son zamanlarda ‘öz yeterlilik’ kavramının ayrımına vardım. Tanrı’ya teslim olmanın, karakterimizi ve öz yeterliliği geliştirmekle ne gibi bir ilişkisi var? Her şeyde bize yardımcı olsun diye Swami’ye bel bağlamak istememiz, güçlü bir karakterimizin olmasını ve öz yeterliliği geliştirmemizi sağlar mı?

 

SwamiKullandığın ‘öz’ kelimesinin anlamına vâkıf olman gerekir. Öz, gerçekten de içinizdeki ilahiliktir. Kalbinizin atmasını, her an için nefes alıp vermenizi, gözlerinizin görmesini, kulaklarınızın duymasını sağlayan ve yemeğinizi hazmeden ilahi güçtür. Her şey bu ilahi güç tarafından gerçekleştirilir. Gidişatın sizin kendi elinizde olmadığına, ama daha çok, her şeyi sizin aracılığınızla Tanrı’nın yapmakta olduğuna tam anlamıyla vâkıf olmak suretiyle bu ilahi güce bel bağlarsanız, hakiki öz yeterlilik olur bu. Sizin, Tanrı olan hakiki Öz’ünüze bağlı olmanız ya da bel bağlamanız, hakiki öz yeterliliktir.

Teslim olma, bir şeyin size ait olduğunu zannedip de sonra onu Tanrı’ya teslim etmek istediğinizde söz konusu olur. Daha işin başında her şey Tanrı’ya ait oldu- ğuna göre, hiçbir şey size ait değilse eğer, teslim olma niçin söz konusu olsun ki? Teslimiyet, ‘iki’nin – sizin ve Tanrı’nın – mevcudiyetini ima eder. Ne var ki, her şey Tanrı’ya ait ise ve O’nun sayesinde mevcut ise, bu durumda verecek bir şey olmaz.

Tanrı’nın her şeyi sizin aracılığınızla yapan ‘Bir’ olduğuna gerçekten inanıyorsanız ve Tanrı’ya gerçekten bel bağlıyorsanız, o zaman ne bir ego hissi ne herhangi bir şeye bağımlılık ne de herhangi bir fark gözetme olur. Sizin aracılığınızla iş gören Tanrı’nın, başkalarının aracılığıyla da iş gören Tanrı ile aynı olduğuna vâkıf olursunuz. Herkes Tanrı’nın ellerindeki kuklalardır – ve her bir kimsenin rolünü nasıl oynaması gerektiğine O karar verir. Hayatınızın doğası hakkında ve – tıpkı kuklacının görülmemesi gibi, gözle görülmez olan hakiki ‘yapan eden’ olan – Tanrı’ya bel bağlamanızla ilgili derin bir anlayışa sahipseniz, egodan kurtulmuş olan gerçek bir güven oluşur sizde.

Güven; ego olmayıp, daha çok, herhangi bir meydan okumayı – Tanrı’nın sizinle birlikte olduğunu bilerek – korkusuzca göğüsleme gücünüz kudretinizdir. Aşırı güven ise egoya yol açar. Nedir aşırı güven? Yapan edenin siz olduğunuzu ve hiçbir şeyin size zarar veremeyeceğini ve hiç kimsenin sizi durduramayacağını zannettiğinizde, aşırı güvendir o. Bu türden, istenmeyen ego, aşırı güvendir; öte yandan, tam anlamıyla özgüveni olan, Öz’e bel bağlayan bir kişi, daima alçakgönüllü ve huzurlu olur. Dolayısıyla, teslimiyet ve öz yeterlilik diye bir şey yoktur. Öz yeterliliğin kendisi teslimiyettir, zira siz gerçekten başka hiç kimseye değil de Tanrı’ya bel bağlıyorsunuz.

 

23 Eylül 2015, Murwillumbah, New South Wales - Avustralya

 

 

 

SAİ UVACHA'DAN YAPILMIŞ
SORU CEVAP ALINTILARI

 

S Soru: Swami, bedenini 86 yaşında terk ettin. Bedenini terk etme sebebinin yaşlanmış olan arabanın yıpranmış olmasına bağladın. Sen Her Şeyi Bilen olduğuna göre, bunu daha önceden bilmemiş olmana inanamıyorum. Bedeninde olduğun süre boyunca böyle bir şeyden daha önce hiç bahsetmedin. Lütfen açıklayabilir misin?

 

Swami: Bu Sathya Sai formu ile Puttaparthi’de doğduğumda, 14 sene boyunca hiç kimseye kim olduğumu söylemedim. Kimse beni ‘Sai Baba’ diye çağırmadı, herkes bana ‘Raju’ dedi. Ta ki bir gün tüm dünyaya Shirdi Sai’nin enkarnasyonu olduğumu açıklamaya karar verene kadar. Meraklı arkadaşlarımın hepsi bana “Sana bu kadar yakın olmamıza rağmen, neden şu ana kadar Shirdi Sai Baba olduğunu bize söylemedin? Neden bunu bugün söylüyorsun ki?” diye sordular. Onlara “Vakti saati şimdi geldi, bu yüzden bugün söylüyorum,” dedim.

Bir başka sefer, 1963’te, sadece Shirdi Sai Baba değil, sadece Sathya Sai Baba değil, aynı zamanda Prema Sai Baba olduğumu söyledim. 1926’dan 1940’a kadar Benim Shirdi Sai Baba olduğumu insanlar bilmiyordu. 1940’tan 1963’e kadar kimse Benim Prema Sai Baba olacağımı da bilmiyordu. Bu nedenle, vakti saati geldiğinde gerekli olan şeyi açıkladım.

Benzer şekilde, Misyonumun bir sonraki aşamasını açıklamanın vakti saati geldi, bu yüzden size şimdi söylüyorum.

Film seyrediyor musunuz? Sırrı baştan verecek olursanız kimse filmi sonuna kadar izlemez (Gülüşmeler ve Alkışlar)

Bu İlahi enkarnasyonun en güçlü, en kutsal ve en heyecanlı olduğu bölüm budur. Sadece filmi sonuna kadar izleme sabrını gösterenler filmin sonunda nasıl bir zirveye ulaşacağını bilecekler. Aranın öncesinde de sonrasında da film oynar. Ne var ki, ara bittikten sonra oynayan film her zaman ara olmadan evvel oynayan filmden daha heyecanlıdır. Arayı filmin sonu zannedip ayrılanlar filmin geri kalanını göremezler. Bu kişiler için film orada bitmiştir ve onlar evlerine hikayenin yarısıyla, hakikatin yarısıyla dönerler.

Hiç kimse İlahiliğin işleme biçimlerini anlayamaz. Avatarlar emsalsizdirler; mistikler, bilgeler ve azizler için bile bir gizemdir onlar. Avatarlar her üç dünyada da emsalsizdirler. Avatar’ın işleyiş biçimi bir gizemdir; anlaması zordur, fakat deneyimlemesi kolaydır. Sabrı ve sarsılmaz inancı olanlar için film devam ediyor ve sizler filmin gerçek sonunu göreceksiniz. Diğerleri için hikâye yarım kalacak ve onlar sadece tartışacaklar, sorgulayacaklar, sonrasında ne olacağı hakkında tartışacaklar. Ne var ki, hiçbir zaman hakikati bilemeyecekler.

 

6 Nisan 2016 - Münih, Almanya

SAİ UVACHA'DAN YAPILMIŞ
SORU CEVAP ALINTILARI

 

S Soru: Baba, Prema Sai olarak fiziki bir formda gelmeden evvel Sübtil Bedende ne kadar kalacak?

 

Swami: (Şakacı bir şekilde) Söylersem eğer, gidip başkalarına söyleme. Kendine sakla bunu!

 

Salik: Herkes bilmek istiyor.

Swami: Prema Sai Avatar 19 yaşına gelip de misyonu ileriye taşıyana kadar bu şekilde devam edeceğim. Prema Sai kaç yaşında şimdi? Sadece yedi buçuk yaşında. Daha bir parça zaman var. Prema Sai gelip de misyonu ele alana kadar on, on iki sene kadar bu mevcut form devam edecek.

Bugün Ben Shirdi Sai olarak Shirdi’deyim ve Sathya Sai olarak da oradayım. Gelecekte orada Prema Sai olarak bulunacağım. Prema Sai geldi diye Shirdi Sai ve Sathya Sai yok olmayacaklar. Bana o formda ibadet edenler için o formda mevcut olmaya devam edeceğim. Evet, misyonun iyiliği için Prema Sai 19 yaşına geldiğinde her şeyi eline alacak. Maurititus’a da gelecek. O zamana kadar Mauritius’ta kocaman bir mandir’iniz – Prema Sai Tapınağınız – olacak. Tüm salikler mandir’e gelecek ve Prema Sai de oraya gelecek. Prema Sai tüm dünyaya ait olduğundan, onun esas işi sadece Hindistan’ı değil tüm dünyayı gezmek olacak ve dünyadaki tüm insanlarla buluşacak. O zamana kadar dünya da büyük bir değişiklikten geçmiş olacak. İnsanlar mutluluğu dıştaki her şeyde arayıp bulamamaktan ötürü maddiyatçılıktan bıkmış olacak. O noktada insanların hepsi içe bakmaya başlayacaklar. Bu nedenle Prema Sai, spiritüel bir Üstat olarak dünyanın her bir köşesine gidip, en yüce seviyeden hakikati öğretecek. Bu da olacak. O zamana kadar misyon bu şekilde devam edecek.

 

12 Aralık 2018 – Mauritius

SAİ UVACHA'DAN YAPILMIŞ
SORU CEVAP ALINTILARI

 

S Soru: Puttaparthi’ye her sene gidiyorum. İki, üç ay kalıyorum ve Senin her daim benimle olduğunu hissediyorum. Ancak, Puttaparthi’den ayrılıp da Londra’ya veya başka bir yere gidecek olursam, Senin mevcudiyetini sürekli hissetmiyorum. Nasıl hissedebilirim bunu? Bunu açıklayabilir misin bana?

 

Swami: Puttaparthi’de kendini diğer tüm görevlerinden, sohbetlerden ve etkileşimlerden koparıyorsun, bu nedenle çoğu zaman zihnin Beni düşünmek için serbest oluyor. Ben seninle oradayım, aynı zamanda da buradayım. Doğuya bakarsan batıda neyin olduğunu göremezsin. Benzer şekilde, zihin dünyaya doğru kayacak olursa, hiç kuşkusuz Tanrı’ya olan odağını kaybedersin. Tıpkı Puttaparthi’de olduğu gibi bağlarını, ilişkilerini ve sohbetlerini azalt; Bana odaklanmana ve mevcudiyetimi daha sık hissetmene yardımcı olacaktır bu. Ben her daim senin yanında yürüyorum; ancak, yanlış yöne bakarsan mevcudiyetimi nasıl hissedebilirsin ki? Zihnini, nereye gidersen git, Puttaparthi’deyken olduğu gibi davranması için eğit; işte o zaman mevcudiyetimi her yerde hissedersin. Uygulamayla gelir bu.

 

3 Nisan 2016 - Sai Grace, Putton Hall, Suffolk - Birleşik Krallık

SAİ UVACHA'DAN YAPILMIŞ
SORU CEVAP ALINTILARI

 

S Soru: Swami, Seninle tanışma şansına sahip olmamış insanlara nasıl yardımcı olabiliriz? Seni bilmelerinin onlar için iyi olacağını kalbimizde hissediyoruz.

 

Swami: İnsanları hakikati bilmekten alıkoyan şey, halihazırda bildikleri şeyin hakikat olduğunu ve daha başka bir hakikat kalmadığına dair olan korkudur. Kişi her şeyi bildiğini düşündüğü anda, ona öğretmek için olanak biter. Sadece alçak gönüllü olup açık fikirli olan biri hakikati öğrenebilir. Bu nedenle, sadece açık fikirli olup alçak gönüllü olanlar bunu anlayabilir. Ben irade buyurmadığım sürece kimse Bana gelemez. Sadece alçak gönüllü olanlar Benim sınıfıma kabul edilecekler. İlk nitelik alçak gönüllülüktür. Meyve veren tüm ağaçlar aşağı doğru eğilirler. Sadece meyvesi olmayan ağaçlar dimdik durur. Alçak gönüllüğünüz varsa öğreneceksiniz.

 

16 Nisan 2015 – Torino, İtalya

SAİ UVACHA'DAN YAPILMIŞ
SORU CEVAP ALINTILARI

 

S Soru: Swami, Buddha hakkında daha önce hiç yazılmamış veya deneyimlenmemiş olan, sadece Senin bildiğin bir şey söyle.

 

Swami: Hepiniz Buddha’ya Aydınlanmış Olan Kişi olarak ibadet ediyorsunuz, ancak hiç kimse Onun bu Aydınlanmayı başarmak için neler çektiğini bilmiyor. Hiç kimsenin onun ne derece zorluk çektiğini – Köylere vaaz vermeye gittiğinde Onu köylerden atan insanların gösterdikleri direnci, hakaretleri, aşağılanmaları ve muhalefetin derecesini bilmiyor. Buddha onlara sadece sırf dünya ile meşgul olmamalarını, zira dünyanın geçici ve üzüntülerle dolu olduğunu ve en yüce seviyeden huzurun ve mutluluğun dünyeviliğin ötesinde olduğunu söylüyordu. Onu dinlemek yerine köylüler onu sopalarla kovalıyorlardı! Bir keresinde o kadar kötü bir şekilde dövülmüştü ki, öldüğü güne kadar sırtında, sol omzunun altında bu dayağın izlerini taşıdı. Köylüler onu pataklayıp köylerden atıyorlardı.

 

14 Temmuz 2017- Sri Lanka

Sayfa 1 / 11

Yeni Resmi Websitelerinin Linkleri

OTURUM Aç YA DA KAYIT OL